KESK, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerini protesto etti
Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Trabzon Şube Platformu, TÜİK’in açıkladığı enflasyon bilgisini protesto etti. KESK Devir Sözcüsü Muhammet İkinci ise, “TÜİK’in açıkladığı rakamların çarşı ve pazarla alakası yok. Yapılan ölçümler gerçeklerle bağdaşmıyor. TÜİK çalışanlarına sesleniyoruz. Sizler kamu görevlisisiniz. Maliyeti saklamayın.” Talimatlarla yaşayarak, sayılarla oynayarak yoksulluğu ve sefaleti ortadan kaldıramazsınız. Unutmayın, öncelikle “Siz halka karşı sorumlusunuz. Gerçeği kamuoyuna açıklamamak suçtur. Bu suça ortak olmayın” dedi.
KESK Trabzon Şubeler Platformu bugün TÜİK Trabzon Bölge Müdürlüğü önünde bir açıklama yaptı. Açıklamayı okuyan KESK Dönem Sözcüsü Muhammet İkik, “2024 bütçesi, vergilerin halktan toplandığı, halkın ihtiyaçlarının göz ardı edildiği, sermaye sahiplerinin ön planda tutulduğu, anti-demokratik ve kamu karşıtı bir bütçedir” dedi. korunuyor.”
“Rakamlarla oynayarak sefaleti ortadan kaldıramazsınız”
Muhammet İkinci dedi ki:
“Siyasi iktidar, geçmiş bütçe dönemlerinde olduğu gibi 2024 bütçesinde de sermayeyi ve bir avuç memnun azınlığı kullanmayı, ekmeğini emeğiyle kazanan geniş kesimin tarafını tutmayı tercih etti. Bu ülkenin işçisi, emeklisi, dar gelirlisi, asgari ücretlisi geçişi garanti olan yollardır.” köprü müteahhitleri, tek bir uçağın bile inmediği havalimanları ve döviz korumalı mevduat sahipleri. Yatırıma, üretim ekonomisine ve kamu hizmetlerine aktarılmayan kaynaklar, çeşitli vergi, teşvik ve muafiyetler yoluyla sermayeye aktarılmaya devam ediyor. Hükümet, 2024 bütçesiyle, sebep olduğu ekonomik krize çözüm bulacak. 2024 bütçesi, vergilerin halktan toplandığı, halkın ihtiyaçlarının göz ardı edildiği, sermaye sahiplerinin ön planda tutulduğu ve korunduğu anti-demokratik ve kamu karşıtı bir bütçedir. Bu bütçenin içinde açlık var, yoksulluk var, sefalet var, yoksulluk var, işsizlik var. Gelecek yok, güvensizlik var. KESK olarak her platformda söyledik, yine söylüyoruz; Bize dayatılan ekonomik model, sermayenin istediği, sarayın uyguladığı modeldir. Uygulanan ekonomi politikalarının yarattığı ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. Krizin faturası biz işçilere düşüyor. Bir ekmeğin 20 lira olduğu, annelerin çocuklarına harçlık veremediği, çocuklarda yetersiz beslenme nedeniyle öğrenme gecikmelerinin yaşandığı, mutsuzluğun ve umutsuzluğun kol gezdiği bir dönemden geçiyoruz. Siyasi iktidar, yüksek yaşam pahalılığını gizlemek ve çarşıdaki yangını görünmez kılmak için bir kamu kurumu olan TÜİK’i kullanıyor. TÜİK’in açıkladığı rakamların çarşı ve pazarla alakası yok. Yapılan ölçümler gerçeklikle uyumlu değildir. TÜİK çalışanlarına sesleniyoruz. Sizler kamu görevlisisiniz. Yaşamanın yüksek maliyetini talimatlarla saklamayın. Sayılarla oynayarak yoksulluğu ve sefaleti ortadan kaldıramazsınız. Unutmayın, her şeyden önce halka karşı sorumlusunuz. Halka gerçekleri söylememek suçtur. Bu suça ortak olmayın.
“ARTIK DEVLET EMEKLİLERİ VE TOPLUMUN DÜŞÜK GELİRLİ HALKLARI MAĞDUR OLAMAZ”
Bu, hükümet temsilcilerine çağrımızdır. Gelin TÜİK’e açıkladığınız rakamları marketlerde, marketlerde, AVM’lerde birlikte test edelim. Gerçeklerle yüzleş. Gerçekler sana da iyi gelecek. Yoksulluk sınırının 50 bin TL olduğu ülkemizde asgari ücret 17 bin 2 lira, en düşük emekli maaşı ise 7 bin 500 lira. Asgari fiyat istisnai fiyat olmaktan çıkıp olağan fiyat haline gelmiştir. Milyonlarca çalışan yoksulluk sınırının altındaki fiyatlarla hayatta kalmaya çalışıyor. Biz sorarız; Bu rakamlarla insan onuruna yakışır bir hayat yaşamak mümkün mü? Burada sosyal adaletten bahsedebilir miyiz? Hangi emekli torununa gönül rahatlığıyla harçlık verebilir? Ebeveynler çok fazla hesaplama yapmadan dosyalarını nasıl doldurabilirler? Bu soruların cevaplarıyla yüzleşmemiz gerekiyor. Bu yoksulluk ve sefalet düzeni kader değildir. Ülkemizin kaynaklarını eşit ve adil bir şekilde paylaşırsak tüm vatandaşlarımızın insanca yaşaması yeterlidir. 2024 bütçesinde halktan toplanan vergiler içinde dolaylı vergilerin oranı yüzde 68’e ulaşıyor. Elmas, pırlanta, yakut vb. Değerli taşlara uygulanan vergiyi sıfırlayanlar, bebek bezine gelince vergi oranını yüzde 8’den yüzde 10’a çıkarmaktan çekinmiyor. Vergide adaletin olmadığı bir ülkede sosyal adaletten söz edilemez. İktidarın bilerek ve isteyerek uyguladığı, ağır bir krizin sürüklediği bu ekonomik çöküşün sebebi biz değiliz. Bu ekonomik politikaların sonucunda güçlenenler bu krizin bedelini ödemelidir. Özellikle biz kamu çalışanları, kamu emeklileri ve toplumun dar gelirli insanları artık mağdur edilemez. Bunun için; Tüm kamu çalışanlarına geçim tazminatı sağlayacak yasal düzenleme yapılmalıdır. Fiyat geliri üzerinden alınan vergi oranı yüzde 10 olarak sabitlenmeli, temel tüketim kalemlerine uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. İşçilerin çalışma masrafları olan yol masrafları karşılanmalı, öğle yemekleri ücretsiz sağlanmalıdır. Ekonomik büyümeden refahtan adil payımızı alabilmemiz için düzenlemelerin acilen hayata geçirilmesi gerekiyor. “Buradan bir kez daha tüm kamu çalışanlarını KESK’te birlikte mücadele etmeye ve örgütlenmeye davet ediyoruz.”